KAMU EMEKÇİLERİ YÜZDE 7,36 İLE AÇLIĞA MAHKUM EDİLDİ

TÜİK’in 2020 yılı
enflasyonunu yüzde 14,6 olarak açıklamasından sonra, kamu emekçilerine bu yılın
ilk yarısı için yapılacak zam oranı da yüzde 7,36 oldu. Yapılacak zammın oranı
TÜİK’in geçen yılın ikinci yarısı için hesapladığı yüzde 8,36’lık enflasyonun bile
altında kalmaktadır.
Kamu emekçileri TÜİK’in
açıkladığı oranın en az bir kat fazlası bir enflasyonla karşı karşıya
bulunmaktadır. Halkın 2020 yılında çarşıda, pazarda karşı karşıya kaldığı
gerçek enflasyon yüzde 30 civarındadır.
TÜİK enflasyonu sepet oyunlarıyla eksik hesaplayarak, kötü ekonomik
yönetimin yol açtığı yüksek enflasyonu gizleyerek bütün faturayı kamu
çalışanlarına ödetmektedir.
Oysa 2020 yılında kamu
çalışanlarının satın alma gücü bir önceki yıla göre en az üçte bir oranında
azalmıştır. Bu nedenle kamu
çalışanlarının bırakın artan refahtan pay almayı, sadece satınalma gücünün
korunabilmesi için bile maaş ve ücretlerin en az yüzde 30 oranında zamlanması
gerekir.
Kamu emekçileri, hem
TÜİK’in gerçek fiyat artışlarını yansıtmayan bu eksik enflasyon oranı hem de
göstermelik toplu sözleşme düzeninin çarkları arasında ezilmekte, giderek daha
fazla yoksullaşmakta ve yaşam koşulları kötüleşmektedir.
Kısa vadeli çözüm
iktidarın, yürürlükteki toplu iş sözleşmesiyle verilen yüzde 3 zammı ve enflasyonu
bile karşılamayan enflasyon farkı uygulamasını bir kenara bırakıp, günün
değişen koşullarına uygun olarak sendikalarla oturup yeni bir zam oranı
belirlenmesidir.
Orta vadedeli çözüm ise
bu göstermelik toplu sözleşme düzeninin değiştirilerek, kamu emekçilerinin grev
hakkının da olduğu, bütün sendikaların temsil edileceği bir toplu sözleşme
masasının kurulmasını sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmasından geçmektedir. Toplu
sözleşmelerle gerçeği yansıtmayan enflasyon oranlarına endeksli zamlar yerine
kamu çalışanlarının alın terinin gerçek değerini yansıtacak ücret ve maaşlar
belirlenmelidir.
Türkiye’yi 18 yıldır
yöneten AKP iktidarı, emekçileri ezen, sermaye ve rantiyeden yana bir ekonomik
politikalar uygulamakta ısrar etmektedir.
Türk lirasının istikrarını koruyamayıp satın alma gücünün erimesine yol
açarak dar ve sabit gelirli emekçileri ezen bu ekonomik politikaların tüm
faturası kamu çalışanlarına çıkarılmaktadır. Kamu emekçilerine daha az zam yaparak onları
enflasyon altında inleten iktidar kamu kaynaklarını üç-beş yandaş müteahhitte,
gelir garantili yap-işlet-devret projeleriyle, ballı kamu ihaleleriyle cömertçe
aktarmaktan geri durmamaktadır. Kamu emekçilerinden esirgenen kamu kaynakları,
bir kesimin lüksü, şatafatı ve itibarı için israf edilmektedir.
Sadece gelir vergisi
değil, KDV, ÖTV, harç ve benzeri
isimlerle her gün ödedikleri ağır bir
vergi yüküyle karşı karşıya bulunan kamu
emekçileri, milli gelirden paylarına düşeni
almakta kararlıdır.
Emeğinin karşılığını
alamayan yoksulluk sınırı altında yaşamaya çalışan memurların maaşlarında
insanca yaşayabilecekleri oranda iyileştirme yapılmalıdır. Kamu emekçilerinin
sabredecek, kemer sıkacak hali kalmamıştır.
Sonuç olarak 2021 yılında
kamu emekçisinin payına; yoksulluk, açlık, sömürü düşmektedir.
Birleşik Kamu-İş
Konfederasyonu olarak; tüm kamu emekçilerinin hakkını aramak için her tür
demokratik ve meşru zeminde mücadele edeceğimiz açıklıyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU