YENİ BÜTÇE UMUTSUZ VE MUTSUZ MİLYONLAR YARATMAKTADIR !

Konfederasyonumuz
Birleşik Kamu-İş ve bağlı sendikalar kitlesel olarak AKP’nin 2019 bütçesini
protesto ederek emekçilerin ve yurttaşların ekonomik beklentilerini “AKP’nin
2019 Açlık, Yoksulluk ve İşsizlik Bütçesine Hayır” pankartı açarak dile
getirdi.
Konfederasyonumuz
Birleşik Kamu-İş ve bağlı sendikalarla birlikte sık sık “Zam Zulum Saltanat
İşte AKP”, “Açlık Yoksulluk Kader Değildir”, “AKP Bütçeni Al Başına Çal”, “İnsanca
Yaşamak İstiyoruz” sloganları ve “Açlık Sınırı 2299 TL Yoksulluk 8785 TL
Enflasyon %24”, “Doğalgaz Zammı %24”, “2019 Memur Zammı %4 +%5” dövizleri
tutarak 2019 bütçesine tepki gösterdik.
Ulus Atatürk Heykeli önünde AKP’nin 2019 bütçesini protesto etmek için;
Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in Genel Başkanı Mehmet Balık, Genel
Sekreteri Mücahit Dede, Genel Mali Sekreteri Ali Taştan, Genel Örgütlenme
Sekreteri Hasan Kütük, Genel Özlük Hukuk ve TİS Sekreteri Mehmet Yeşildağ,
Genel Dış ilişkiler ve Arge Sekreteri Doğan Altun, Eğitim-İş Genel Başkanı
Orhan Yıldırım, Tüm Yerel Sen Genel
Başkanı Hakan Kıran, Genel Sağlık İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, Büro-İş
Genel Başkanı Haydar Şahindokuyucu, bağlı sendikaların Merkez Yönetim Kurulu
Üyeleri, Eğitim-İş Şube Başkanları ve Yöneticileri ve çok sayıda üye biraraya
geldiler. Ayrıca Tüm Emekli Sen Genel
Başkanı Salman Hürkardeş, CHP Çankaya İlçe ve Yöneticileri de eyleme destek
verdi.
Genel Başkanımız Mehmet Balık AKP'nin 2019 bütçesine ilişkin alanda yaptığı
basın açıklamasının tamamı şu şekilde:
"Ülkemizde ekonomik kriz derinleşmekte
yurttaşların yaşam şartları zorlaşmaktadır. Yurttaşlar; ekonomik krizi çarşıda,
pazarda, marketlerde ve alışverişin yapıldığı tüm noktalarda ağır şekilde
hissetmektedir. Ekonomik krizin her geçen gün ağırlaştığı koşullarda AKP
iktidarı sadece krizi izlemekle yetinmekte ve ekonomik krizin sorumluluğunu
stokçulara, yükünü de zabıtalara ve yurttaşlara çıkarmaktadır.
Ülke genelinde enflasyonla mücadele
adı altında yüzde 10 indirim kampanyalarının bir aldatmaca olduğunu son 15
yılda 25.50’ye çıkan enflasyon rakamları ve 11.1 oranıyla Ağustos ayındaki 3
milyon 670 bin işsize anlatmaya yetmektedir.
AKP iktidarının; kalkınma, istikrar,
ekonomik refah propagandası hem seçimlerin hem de Başkanlık rejiminin ardında
kalmıştır. Başkanlık rejimi istikrar ve kalkınmayı sağlamadığı gibi siyasi,
ekonomik, sosyal bir hüsran yaratmıştır.
Ülkemizdeki Başkanlık rejimi, yardımcıları ve bakanları ülke sorunlarını
görmezlikten yurttaşlardan gelen çığlıkları duymazlıktan gelmektedir.
Cumhurbaşkanı ülkeyi, Milli Eğitim Bakanı eğitim çalışanları-velileri,
Tarım Bakanı çiftçileri, Çalışma Bakanı işçileri, Adalet Bakanı adaleti,
Diyanet İşleri Başkanı vicdanları ve lüks harcamaları umursamamaktadır.
Son Sayıştay raporları ülkemizde
vatandaşlardan toplanan vergilerin nerelere harcandığını bilinmediğini
bakanlıklara ayrılan paraların ise doğru şekilde vatandaşlara hizmet olarak
dönmediğini ortaya koymuştur.
2019 Bütçesi TBMM komisyonunda
görüşülmekte ancak emekçilerin, işçilerin, kamu çalışanlarını ve emeklilerin
ekonomik sıkıntısını giderecek bütçeler içermemektedir. 2019 Bütçesinde bakanlıkların
lüks harcamalarına kaynak ayrılmakta ve aslan payı saraya verilmektedir. 2019
Bütçesi Başkana vergi koymak, keyfi harcama imkânı vermektedir. Ancak 2019
Bütçesinde emekliler, işçiler, aileler, çocuklar, kamu çalışanları
bulunmamaktadır.
Demokratik bir ülkede tek bir kişinin ve anlayışın talebi doğrultusunda
ülke bütçesi hazırlanamaz ve Meclis denetimi devre dışı bırakılamaz!
2018 yılında 762 milyar 753 milyon TL
olan merkezi yönetim bütçesinin 2019 yılında yüzde 16'lık bir artışla 885
milyar 204 milyon TL'ye yükseltilmektedir.
Yeni bütçe tasarısıyla birlikte en büyük değişimlerden biri
Cumhurbaşkanlığı bütçesinde yaşanacak. 2018'de 845 milyon TL olan
cumhurbaşkanlığı bütçesinin 2019 yılında yüzde 233 artışla 2 milyar 818 milyon
TL'ye yükseltilmesi planlanıyor.
Bir diğer yüksek artış Diyanet İşleri
Başkanlığı bütçesinde gözlemlenmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın
bütçesinin 7 milyar 774 milyon TL'den 10 milyar 445 milyon TL'ye çıkarılması
planlanıyor. Artış oranı ise % 34. Yani Diyanete aktarılan ödeneğin ardı arkası
kesilmiyor.
İşsizlik fonu yağmalanırken,
emekçiler yüksek enflasyon oranlarına karşısında savaş verirken Diyanet
Bütçesinde ki yüksek artışı ülkemizde milyonlarca açlık ve yoksulluk sınırı
altında yaşayan yurttaşımızın takdirine bırakıyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesi de
yüzde 23'lük artışla 92 milyar 528 milyon TL'den 113 milyar 813 milyon TL'ye çıkarıldı
ancak eğitim-öğretimin durumu yine içler acısı daha da önemlisi eğitim
çalışanları geçim sıkıntısı yaşamaktalar. Ülkemizde eğitime daha büyük bütçeler
ayrılmalı ve eğitim-öğretimin sorunları acilen çözülmelidir.
Hazine ve Maliye
Bakanlığının, kamuda tasarruf tedbirlerini bahane ederek önümüzdeki dönemde belediyelere
aktarılacak kaynağı yüzde 30 düşürmesi yerel yönetimlerde hizmetlerin
aksamasına neden olacaktır.
Sağlık Bakanlığı'nın bütçesi ise
yüzde 28'lik artışla 37 milyar 571 milyon TL'den 48 milyar 335 TL'ye
yükseltilmesi planlanmaktadır. Buna karşılık ataması yapılmayan genç hekimlerin
çeşitli zorluklarla tıp fakültelerinde okuduktan sonra işsiz kalması sağlık
politikalarını gözden geçirilmesini gerektirmektedir.
Siyasi partilerin seçimlerden önce kamu çalışanlarına 3600 ek
göstergenin tüm kamu çalışanları için hayata geçirilmelidir.
Partilerin secim öncesindeki vaatleri seçimler sonrasında
unutulmakta ve görmezden gelinmektedir. Büro, Bankacılık ve Sigortacılık, Eğitim,
Öğretim ve Bilim, Sağlık ve Sosyal, Yerel Yönetim, Basın Yayın ve İletişim,
Kültür ve Sanat, Bayındır İnşaat ve Köy, Ulaştırma, Tarım Ormancılık, Enerji
Sanayi ve Madencilik hizmetleri kollarındaki çalışanların beklentilerinden biri
3600 ek göstergesinin hayata geçirilmesidir.
Bütün iş koşullarında çalışan
emekçilerin beklentileri özlük haklarına ilişkin düzenlemeler ve ekonomik
şartlarının iyileştirilmesidir. Ülkemizde
hem kamuda hem de özelde çalışanların beklentisi özlük haklarının ve ekonomik
sorunlarının çözülerek gerçekçi enflasyon beklentisi üzerinde zam yapılmasıdır.
AKP
2019 yerel seçimlerinde devlet hazinesini kullanarak seçim harcamalarını
olağanüstü seviye yükseltecektir. AKP’nin yaptığı seçim harcamalarının yükünü emekçilerden
kesmeye çalışmasını görmezden gelmiyoruz. AKP iktidarının yarattığı bütçe
açıklarını kamunun üzerine tasarruf yurttaşların sırtına vergi olarak
yüklemesini de kabul etmiyoruz.
Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz
yurttaşları geçim sıkıntısına sürüklemektedir. Krizi fırsata çevirmek isteyen
sermayenin ve siyasi bağlantılarının kar hırsı da işçiyi ölüme sürüklemektedir.
Son günlerde madenlerde, ulaşım
alanında çalışanlar da, organize sanayi bölgelerinde, gaz dolum tesislerinde ve
çeşitli çalışma ortamlarda güvenliksiz çalışma koşulları nedeniyle işçiler
hayatını kaybetmektedir. Üzülerek belirtmeliyiz ki işçiler ya beton blokların
altında ya patlama ya da düşme sonucu iş cinayetine kurban gitmektedirler. Ülkemizde
AKP döneminde işçiler en güvensiz koşullarda çalıştırılmakta ve can
güvenlikleri gözetilmeden çalıştırılmaya zorlanmaktadır. Bu dayatmalar
nedeniyle ülkemizde son on ayda en az 1640 işçi ve Ekim ayında ise 177 işçi çalışırken
iş cinayeti nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
AKP iktidarı ekonomik krizin hem yükünü hem de bedelini emekçilere ödetmeye devam etmektedir. Çalışma yaşamında güvencesiz ve zorla çalıştırma koşulları, taşeron firmaların yoğun emek sömürüsü, işçi düşmanı politikalar ile ağır sömürü ve sermayenin kar hırsı işçileri ölüme sürüklemektedir.
Gelinen son noktada artan hayat
pahalılığı ve faturalara yansıyan fahiş zamlar yurttaşlarımızın cebindeki paraları
eritmeye geçim derdindeki emekçileri ölüme sürüklemeye devam emektedir:
·
Son bir yılda konutlarda elektriğin tüketiciye satış fiyatı
yüzde 33, doğal gazın fiyatı ise yüzde 24 artmıştır.
·
Son zamlarla birlikte
dört kişilik bir ailenin aylık elektrik ve doğal gaz gideri ortalama 301 tl
olmuştur.
·
Bu duruma göre, 4 kişilik bir ailenin bir aylık elektrik ve
doğal gaz gideri ortalama 301tl olmuştur. Eşi çalışmayan 2 çocuklu asgari
ücretlinin eline geçen paranın yüzde 17.93’ü elektrik ve doğal gaz tüketimine
gidecektir. Tabi ki, bundan sonraki zamlarla bu oran daha da artacaktır.
Sonuç olarak 2019 Bütçesi;
·
Yurttaşlarda kemer sıkma
politikası öngörmekte AKP iktidarına, mutlu azınlığına ve yandaş sermayesine
destek olarak hazırlanmaktadır.
·
Yurttaşlarımızın
mutfağındaki temel besin maddelerini karşılamasını değil açlık ve yoksullukla
boğuşmasını hızlandırmasına yöneliktir.
·
Sermaye
örgütlerinin yıllardır her fırsatta kıdem tazminatının varlığını dile
getirmesini ve özelliklede kriz dönemlerinde kıdem tazminatını hedef alması
doğrultusundadır.
·
Eğitim ve sağlık başta olmak
üzere yurttaşlarımızın kamusal haklarını kısıtlamaktadır.
·
Memurun, işçinin,
emekçinin eğitim çalışanlarının, büro çalışanlarının, sağlık çalışanlarının,
çiftçinin, esnafın adının olmadığı mutsuz ve umutsuz milyonlar üretecektir.
·
Enflasyonu ve işsizliği
büyütmeye zamları artırmaya yöneliktir.
·
İşçileri ölüme çocukları
yetim bırakmaya yöneltecektir.
·
Krizi fırsata
çevirenlerin karını artırmaya dönüktür.
·
Bütçenin özeti Başkanlık
rejiminin istekleri ve beklentileridir!
Birleşik Kamu-İş
Konfederasyonu olarak; Siyasal iktidarın, savurganlığının ve bitmez tükenmez
lüks hevesinin bedelini bu ülkenin yoksul yurttaşları ve kamu emekçilerinin ödemesine
karşı çıkıyoruz. Toplumun tüm kesimlerini oluşturan işçi, memur, emekli, esnaf
ve emeğiyle geçinenlerin ortak talebi 2019 Bütçesinde yeterli payı almak, tüm
zamların geri çekilmesi ve maaşların insanca yaşam seviyesine
getirilmesidir. "