Bugün milletimizin en büyük kaybının günüdür. 10 Kasım, Atamızı ebediyete uğurladığımız gündür.

Şüphesiz bugün Mustafa Kemal’i anmak kadar anlamak ve anlatmak da boynumuzun borcudur:

O bir kurtarıcıydı! Emperyalist devletlerin tepesine akbaba gibi üşüştüğü, ‘hasta adam’ diye nitelendirilen yıkık bir imparatorluğun küllerinden, genç bir cumhuriyet yarattı.

O bir devrimciydi! Bu toprakların insanlarına tebaa olmak yerine millet olmayı, biat etmek yerine sorgulamayı öğretti. Bir milleti bu kadar zamanda, kılık kıyafetinden eğitimine, yurttaşlık bilincinden alfabesine kadar her alanda Avrupa ülkelerine parmak ısırtacak kadar ileriye taşıyan bir lider, dünya üzerine bir daha hiç gelmedi.

O bir öğretmendi! Yeni kurulmuş bir cumhuriyetin kendisini ve dünyadaki yerini bulma sancılarını ustalıklı bir zekayla yönetirken dahi geceleri bir insan ömrüne sığması zor sayıda kitabı okuyan, okuduklarından hemen her alanda halkı için en uygun gelişmeleri sentezleyen bir aydındı. Dünya üzerinde Başöğretmen unvanını taşıyan tek lider olması, ömründen çalan o uykusuz gecelerden geçiyordu.

O bir reformistti: Yağma için ellerini ovuşturarak beklerken dünya tarihine geçen bir direnişle bozguna uğrayan emperyalist devletlerin homurtuları arasında, onca imkânsızlık içindeki genç cumhuriyette kalkınma ve sanayi hamleleri geliştirdi. Kadın hakları başta olmak üzere cumhuriyetin evlatlarını gelişmiş ülkelerin dahi parmak ısıracağı hak ve özgürlüklerle donattı. Ağzından çıkan her lafı emir telakki edecek koca bir millet varken o bu gücü elinin tersiyle itip pırıl pırıl bir demokrasi inşa etti.

Bir askerin kararlılığı, bir diplomatın inceliği, bir entelektüelin donanımı, bir öğretmenin eğiticiliği, bir liderin yönetme kabiliyeti gibi tek bir insanda bulunması mümkün olmayan sayısız erdemi tevazuyla yüreğinde taşıyan Atatürk, tarih sahnesinde 57 yıllık ömrüne 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan, 13 kitap, 1 ülke ve milyonlarca özgür insan sığdıran tek liderdir.

Ona dair dinmek bilmeyen özlemimiz; O’nu ve “en büyük eserim dediği Cumhuriyeti” sistematik olarak yıpratmak isteyenlere inat günden güne arttı, artıyor.

Her yıl Anıtkabir’i bir önceki yıla göre daha fazla insanın ziyaret etmesi, ziyaret rekorlarının üst üste kırılması, Türk Milleti’nin Atatürk’ün inşa ettiği değerler tahrip edildiğinde onu daha da iyi anladığı ve daha çok özlediğini gösteriyor.

Cumhuriyet’e ve devrimlerine her zaman siper olan Birleşik Kamu-İş olarak bizim rotamız bu özlemi örgütlemektir. Bu ülkenin tekrar ne kadar yaşanılası olacağıyla Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmanın doğru orantılı olduğunu anlatmak, bizlerin Cumhuriyet’e olan ödenmez borcudur.

86 yıl önce kaybettik ve o günden itibaren yüreğimizde ve aklımızda ölümsüzleştirdik Atatürk’ü,

Saygı, sevgi, minnet ve sonsuz özlemle anıyoruz.

MERKEZ YÖNETİM KURULU