Bugün, milletin egemenliğinin sembolü olan Meclis’in kurulmasının, tebaa olmaktan millet olmaya geçişimizin tescillenmesinin, dünyada çocuklara bir bayram hediye eden tek ülke olmamızın yıldönümüdür. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, onu var eden Atatürk’ün tabiriyle “Türkiye milli tarihinin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır.”

Bir yıldönümü olmaktan ziyade ulusça göğsümüzde bir onur nişanı olan 23 Nisan, bizim dünyaya verdiğimiz ders, dünya çocuklarına ise verdiğimiz bir armağandır.

Çünkü büyük önder Atatürk ve silah arkadaşlarının liderliğinde ayağa kalkan milletimiz, emperyalistlerin akbabalar gibi başına üşüştüğü bu topraklardan, gelişmiş ülkelere parmak ısırtacak medeniyette bir Cumhuriyet destanı yazmış, bu destanı 23 Nisan ile taçlandırmıştır.

Ancak şanlı tarihimizle gurur duyarken, bilinçli yurttaşlar olarak ülkece bugün geldiğimiz noktayı değerlendirmek de vazifemizdir.

Altını kalın çizgilerle çizmek gerekir ki, bugün geldiğimiz noktada:

• Saraydaki bir adamın ağzından çıkan söz ile değil, milletin iradesi olan Meclis ile kendi seçtiğimiz kişilerce yönetilmeye başlamamızın üzerinden bir asır geçtikten sonra neredeyse başladığımız yere dönmüş olmamız kahredicidir. Milletin egemenliğinin üssü olan Meclis sembolikleştirilmiş, ülke fermanı aratmayan KHK’larla yönetilir hale gelmiştir. AKP iktidarları süresince Cumhuriyet’in eğitimden kültüre, sosyal ve demokratik haklardan adalete kadar tüm kazanımları sistematik biçimde geriletilmiştir.
• Dünya çocuklarını birbirinden ayırmadan, geleceğin onların ellerinde şekilleneceğinin farkında olarak onlara bir bayram armağan eden tek ülke olmaktan, kendi çocuklarına geleceğe dair düş bile kurduramayan bir ülkeye dönüşüyor olmamız da bugünkü burukluğumuzun başlıca sebebidir.
• Çocuklarımız düzgün, adil, bilimsel, laik, kamusal bir eğitim alamamaktadır. Hayata ücra bir köyde en dezavantajlı halde başlayan çocukların bile kulağına “yeteri kadar çalışırsan bu ülkede her şey olabilirsin” diye fısıldayan Cumhuriyet, yerini çocuklarına düş bile kurduramayan “yeni Türkiye’ye” bırakmıştır.
• Çocuk işçi sayısı, her geçen gün artmakta, hatta meslek okulları, MESEM’ler, kayıtdışı istihdama göz yumma politikaları vesilesiyle sıradanlaştırılmaktadır.
• Ülkenin insan hakları açısından geriletildiği yer çocuklarımızı da vurmakta, onların evrensel haklarını da gasp etmektedir. Birçok çocuğumuz barınmadan sağlığa kadar birçok temel hakkına erişmekten uzaktır.
• Devletin ülkenin evlatlarına kol kanat germek için kurulan kurumları iğdiş edilmiş, adeta hepsi birer yandaş istihdam merkezine dönüştürülmüştür.
• Ülkede çocuklarımızın ezici çoğunluğu açlığın, eğitimsizliğin, geleceksizliğin pençesinde; vakıf maskesi takmış tarikatların kıskacındadır.

Konfederasyonumuzun her fırsatta belirttiği üzere siyasallıktan uzak ve düzgün işleyen bir devlet yönetimi, tam da bu sebeplerden dolayı ülkemiz için nefes kadar acil bir ihtiyaçtır.

Atatürk’ün “Vatanı korumak, çocuğu korumakla başlar” sözünü bir talimat kabul eden Birleşik Kamu-İş olarak, 23 Nisan’ları yeniden bayrama dönüştürebilmek için verilen mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Bu umut ve kararlılıkla önce çocuklarımızın sonra tüm milletimizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz.