Daha 2 gün önce, 20 yıldır kurduğu kamuda işe alım ve atamalardaki mülakat düzenini kaldırıp liyakat getirmeyi seçim vaadi olarak sunan iktidar, vekil olma yarışındaki bakanları vesilesiyle bu söylemin tam tersi uygulamaları artırmıştır. 

“Bu Anadolu’nun kavga parasıdır” diyerek Kurtuluş Savaşı için aç biilaç silah temin etmeye çalışan yiğit insanların, üzerinde taşıdıkları paradan günlerce ekmek dahi almaması gibi gurur destanlarıyla kurulmuş bu ülkede, ne acı ki şimdilerde Bakanlar kamu kaynaklarıyla seçim çalışmalarını sürdürmekte bir beis görmemektedir.    

Ülkenin neredeyse tüm saygın Anayasa hukukçuları, atanmış kamu yöneticilerinin milletvekili adayı olabilmesi için Anayasa’da belirtildiği üzere doğru takvimde istifa etmesi gerektiğini söylerken, milletvekili olma yarışına giren Kabine’deki bakanlar, istifa etmek bir yana dursun, seçim çalışmalarını oturdukları bakan koltuklarının konforuyla yürütmektedir.

Seçim gelip dayanınca birden bire “kamuda liyakat” sözü veren iktidarın kamunun en tepesine koyduğu bakanlarının birkaç gündeki icraatları şöyledir: 

• İktidarın adaletin başına getirdiği isim olan Bekir Bozdağ, Adalet Bakanlığı binasında diğer AKP’li adaylarla birlikte toplantı yaparak seçim kampanyasını başlatmıştır. 

• Gözlerindeki pırıltıyla ekonomimizdeki pırıltıyı söndüren Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, Bakanlık binasından başlattığı seçim çalışmalarını, Bakanlığa tahsis edilen TOGG aracıyla vekil adayı olduğu Mersin’de gezerek sürdürmektedir. 

• Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, etik dışılıkta çıtayı biraz daha yükseğe çekmeyi başarmıştır. Bakan Özer, milletvekili adayı olduğu Ordu’da Bakanlığı süresince yapılan MEB icraatlarını seçim kataloglarında kullanmaya başlamıştır. Üstüne üstlük Ordu’ya 2023 yılı için planlanan eğitim yatırımlarını 1 milyar 305 milyon TL daha artırarak 1 milyar 796 milyona çıkardıklarını duyurarak adeta bir seçim rüşvetini müjdelemiştir. Bakan sıfatıyla Ordu’daki okulları gezerken, okullardaki tüm yönetici ve eğitim emekçilerinin katılmasının zorunlu tutulduğu toplantılar düzenlemiş ve bu toplantıda seçim vaatlerini anlatmaya başlamıştır.

Kurulduğu günden bu yana kamuda liyakat ve adalet olmadıkça, kamu yönetiminin hakkınca yapılamayacağını ve kamu emekçisinin yüzünün gülemeyeceğini vurgulayan Birleşik Kamu-İş olarak altını çiziyoruz: 

Bu skandal seçim icraatları, görevi kötüye kullanmak; etik değerleri tamamen hiçe saymak, devletin ve devlet yöneticilerinin tarafsızlığına dair yasa ve yönetmeleri çiğnemek, seçime girecek adaylar arasında adil bir yarış olma ihtimalini baltalamak ve halkın parasıyla halka şov yapmaktır!

Bakanlıklar, bütçelerini halktan toplanan vergilerden alan kamu kurumlarıdır ve orada yanan tek bir lambada bile tüm halkın hakkı vardır. Bu kaynakları seçimde iktidarın vekil adaylarının şovları için savurmak, 21 yıldır ülkemize yaşatılanların ve bizim kamuda dikkat çektiğimiz usulsüzlüklerin özeti niteliğindedir.

Kamunun en tepesine atanan isimlerin bile alenen bu ilkesizliğe imza atması, yine yandaşlık kriteriyle koltuk sahibi yapılan orta ve alt düzey yöneticilerin neler yapabileceğinin de fragmanıdır. 

Kamu kurumlarını parti şubesi gibi, tarikat tekkesi gibi, bazı ailelerin akraba şirketi gibi olmaktan kurtaracak tek reçete, konfederasyonumuzun başından beri vurguladığı liyakat ve şeffaflıktır.

Bunun sağlanacağı günler elbette başta biz kamu emekçilerinin mücadelesi sayesinde gelecektir.

Kamu kaynaklarını partilerinin ve kendilerinin menfaatleri için kullanan Bakanlara, bu hukuksuz pişkinliği terk ederek, bir kez olsun oturdukları koltuğa yakışanı yapıp istifa etmeleri çağrısında bulunuyoruz.