19-26 Aralık 1978'de Maraş'ta Alevi yurttaşlarımıza yönelik saldırılarda yaşamını yitiren 100'ü aşkın kişinin katliamının üzerinden 45 yıl geçti.

Bu katliamda hayatını kaybedenleri unutmadık, unutmuyoruz. Maraş katliamında; kadın-erkek, yaşlı, çocuk ayrımı yapılmaksızın yüzlerce yurttaşımızın ölümüne göz yumuldu.

Maraş’ta tüm katliamlarda olduğu gibi öncesinde ve sonrasında olaylar planlanmıştır. Alevi yurttaşların evleri öncesinde işaretlenerek Alevi-Sünni çatışmasına zemin hazırlanmıştır. Maraş’ta din, mezhep ve etnik kimlik farklılıkları kullanılarak olaylar kışkırtılmış insanlar; kadın, çocuk, genç, yaşlı, hamile ayrımı yapılmaksızın göz göre göre katledilmiştir.

Maraş’ta inançlarından ve düşünsel yaşamları nedeniyle bir inanç hedef haline getirilerek gericilik büyütüldü ve insanlık dışı suç işlendi.

İnsanların etnik ve dini hassasiyetlerini kullanarak siyaset üretmenin sonuçlarını halkımız çok ağır bedellerle Sivas, Çorum, Tokat ve Maraş’ta yaşamıştır. Ülkemiz topraklarında yaşanan tüm katliamlar gibi yaşananların hedefi mezhep siyasetini kışkırtmaktı.

Ülke tarihinin en kanlı katliamlarından biri olan Maraş aynı zamanda 12 Eylül darbesine gidilen sürecin de en önemli kilometre taşlarından biridir. 12 Eylül darbesi; Türkiye’nin ekonomik, politik ve kültürel hayatında İslamcı kesimin ciddi mevziler kazanmasına yol açtı. 

12 Eylül darbesinin ve yarattığı dönüşüm yalnızca kanlı bir askeri darbe ile halkın sindirilmesinden ibaret değildir. Ülke rejiminin köklü değişikliklere uğramasını beraberinde getirdi. Devlet içerisinde tarikatçıların, Türk-İslam sentezi ile kaynaştırılmasını sağladı. Bugün tarikatların siyasal ve ekonomik yaşam üzerindeki etkileri zamanla genişleyerek Vakıf, kuran kursu, dershane, yurt, islami okul gibi girişimleriyle hız kazandı.

Tarikat ve cemaatlerin asıl amaçları mezhep kışkırtıcılığı yaparak Cumhuriyet rejimini yıkmak olduğu bugün daha iyi anlaşılmıştır. Bugün olduğu gibi geçmişte de hukuk askıya alınmış, adalet çeteler ve mafyalar tarafından sağlanır olmuştur.

Yaşanan tüm acılar bizlere şunu göstermiştir ki her türlü gericiliğin arkasında asıl hedef laik Cumhuriyet ve devrimleri olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve onun tüm ilerici kazanımlarına yöneliktir.

Maraş olayının üzerinden yıllar geçse de Cumhuriyet tarihimizin en acımasız katliamlarından biri olma gerçeğini değiştirmeyecektir.

Maraş katliamı demokrasiye, laikliğe ve en önemlisi de insan yaşamına saldırıdır. Bu nedenle tarihimize kara leke olarak geçen Maraş ve diğer katliamların bir daha yaşanmaması için Mustafa Kemal Atatürk’e, Türkiye Cumhuriyeti’ne, çağdaş, laik, demokratik hukuk devletine sahip çıkmalıyız.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; aydınlık bir ülke için laiklik mücadelesinin şart olduğunu belirtiyoruz; ülkemiz topraklarında yaşanmış bütün katliamları kınıyoruz, kaybettiğimiz tüm yurttaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.

MERKEZ YÖNETİM KURULU