Bugün Türkiye için en kara günlerden birinin, bir utancın yıl dönümüdür.

9 yıl önce bugün Soma’da patronların kâr hırsıyla gerekli önlemleri almayarak yerin yedi kat altına soktuğu 301 maden işçisi hayatını kaybetmiş, Türkiye yasa boğulmuştur.

Dünyada son 50 yılın en ölümcül 2.maden kazası olan bu facianın açtığı yaralar hala yüreğimizde taze, kadın ve çocukların 9 yıl önce toprak yığınları başındaki feryatları hala kulağımızdadır.

O gün söylemiştik ve bugün de söylüyoruz: işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini bilerek ve isteyerek almamak hata değil, cinayettir!

Hiçbir mesleğin “fıtrat”ında ölüm yoktur, “fıtrat” işçi canını en ucuz maliyet olarak gören zalim anlayışın gözyaşlarını bastırmak için uydurduğu bir şükür kavramıdır!

Yeni Soma facialarının yaşanmamasının tek yolu toplumsal hafızaya sarılmak ve bu katliamları ülkeye reva görenlerden hem siyaseten hem hukuken hesap sormaktır.

O yüzden unutmuyor, unutturmuyoruz:

O madendeki ihmalleri kazanın öncesinde raporların nasıl görmezden gelindiğini,

“Ben geliyorum” diyen felakete dair somut uyarılar yapılan işçilere maden yöneticileri ve patronların nasıl kulak tıkadığını,

301 madenciyi para hırsıyla katledenleri,

Devlet yetkilisi olarak bölgeye gidip madenci yakını tekmeleyenleri,

Elinde işçi kanı olan patronu Yargıtay üyelerini değiştirerek hapisten kurtaranları,

Yargı sürecini 301 işçi canının bir patrondan daha kıymetsizmiş gibi işleterek adaleti de vicdanı da göçük altında bırakanları,

Madenci ailelerinin avukatları Can Atalay ve Selçuk Kozağaçlı'yı hapsedenleri unutmuyoruz, unutmayacağız!

Daha acı olan ise bu büyük felakete rağmen madenlerimizde hala gerekli önlemlerin alınmıyor olmasıdır.

6 Şubat Maraş merkezli depremlerde, madencilerin enkazlardan nasıl zor bir uğraşla yüzlerce can kurtardığına tüm Türkiye şahit olmuşken, maden işçilerinin hala ölüm kuyusu niteliğindeki güvenliksiz madenlere yollanıyor olması, 2023 yılının Türkiyesi için büyük bir utançtır.

Daha fazla kar için işçinin, emekçinin yaşamını hiçe sayan zihniyetin sonucu olarak Türkiye bugün iş cinayetlerinin en fazla olduğu ülkelerden biridir. 

Tüm iş kollarında ama özellikle ağır ve tehlikeli işlerde taşeron işçilik uygulamasına bir an önce son verilmelidir.

Doğası gereği tehlikeli olan, hayati risk barındıran iş kollarında en ufak işletmenin bile gerekli önemleri alıp almadığı, düzenli ve tarafsız biçimde denetlenmeli; bu önlemleri almayanlar için en ağır yaptırımlar hayata geçirilerek caydırıcılık sağlanmalıdır.

Birleşik Kamu-İş olarak Soma başta olmak üzere tüm iş cinayetlerinde yaşamını kaybeden işçi kardeşlerimizi saygıyla anıyor, emeğin karşılığını aldığı, ağır çalışma koşulları, işçi kıyımları ve taşeronlaştırmanın son bulduğu hakça bir düzen için özgürlük mücadelesini yükseltmek gerektiğini vurguluyoruz.

 MERKEZ YÖNETİM KURULU