DİSK’in kurucusu ve ilk Genel Başkanı, T.Maden-İş Genel Başkanı, Türkiye işçi sınıfının unutulmaz işçi önderlerinden Kemal Türkler’i, katledilişinin 43. yılında saygıyla anıyoruz.

İşçinin daha fazla örgütlendiği ve sesinin yükseldiği koşulları ortadan kaldırmak amacıyla 22 Temmuz 1980’de işçi lideri Kemal Türkler, evinin önünde alçakça bir saldırı sonucu katledildi.

Sınıf mücadelesiyle anılan Türkler, mücadeleci ve işçinin güvendiği sendikacıydı. Siyasi çizgisi ve kararlı duruşu sermaye ve destekçilerini korkutmuştur.  Bu nedenle Türkiye sendikal hareketinin lideri,  pusuya düşürülmüştür. Öldürülmesi 12 Eylül’e hazırlığın bir parçasıydı. Bu şekilde 12 Eylül sonrasında emeğin haklarına yönelecek büyük saldırı karşısında emekçilerin savunmasız bırakılması hedeflenmiştir. Ülkedeki başka katliamlarda olduğu gibi bu cinayette ortaya çıkarılmamıştır. Aslında katledilmek, yok edilmek istenen işçi sınıfının mücadelesi olmuştur.  

Türkler ve arkadaşlarının yaşamı direnişler, grevler ve mücadeleyle doluydu. Türkiye sendikal hareketini büyüten kuşaktı. Bu kuşak yaşamı boyunca doğrunun, haklının, ezilenin yanında olmuştur. Cumhuriyetin yoksul ve göçmen ailelerinin haklarını savunmuştur. Türk-İş’in sendikal çizgisini ve uzlaşmacı sendikacılık anlayışının tam karşısında durmuştur.  

Mücadeleci sınıf sendikacılığı anlayışını savunan Türkleri’n katledilmesinin ardından gelen 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi ve onu izleyen gerici sermaye sürekli işçilerin kazanılmış haklarına saldırmıştır. İşçilerin birliğini ve dayanışmasını parçalamayı başaran sermaye bugün işçilerin haklarını ve taleplerini dikkate almaz olmuştur.

Bugün Türkiye işçi sınıfı, yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, düşük ücretler, ağır vergi yükü, uzun çalışma saatleri, iş kazaları, üretim baskısı, sendikasız ve güvencesiz çalışma gibi birçok sorun yaşamaktadır.

İşte bu ağır tablo, sınıf sendikacılığının daha iyi anlaşılmasını gerektirmektedir.  Örgütsüz ve dağınık bir işçi sınıfının zayıflığı emekçilerin yoğun saldırı ile karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır.

Emek tarihi kadar siyasetin ve sol siyasetin tarihi açısından sınıf mücadelesi çok önemlidir. Türkiye'nin içinden geçtiği ekonomik ve sosyal koşullara rağmen sınıf mücadelesi olmazsa olmazımızdır.

Yaşam giderlerinin pahalanması, sendikasızlık gibi çeşitli sorunlar ve sendikalar önüne getirilmek istenen yüzdelik barajlar bilinmektedir.

Bizleri kurtaracak olan dağınık ve örgütsüz olmamız değil sınıf mücadelesini yükseltmektir.

Kapitalizme, sermaye egemenliğine ve sömürü ilişkilerine karşı mücadele sınıf mücadelesidir.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; Kemal Türkler’i bir kez daha sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.