Almanya’nın 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgal etmesiyle başlayan 2. Dünya Paylaşım Savaşı’nda 50 milyonun üzerinde insan ölmüş, kentler harabeye dönmüş, atom bombaları kullanılmış, tüm dünya kan ve gözyaşına boğulmuştur.

1 Eylül, İkinci Dünya Savaşı’nın yaralarını sarmak,  o acı günlerin başlangıcını unutmamak ve barışı hatırlamak amacıyla Dünya Barış Günü olarak ilan edildi.

1 Eylül Dünya Barış Günü ilan edilmesinin ardından 84 yıl geçmesine rağmen savaşlar değişik biçimler alarak devam etmektedir. 

Bütün savaşların kaynağı emperyalizm ve kapitalizmdir. Günümüzde de küresel emperyalizm saldırganlığını bütün vahşetiyle sürdürmektedir. Irak, Afganistan, Pakistan, Filistin, Suriye, Ukrayna’da ve dünyanın daha birçok ülkesinde sömürü ağlarını genişletmek için kan ve gözyaşı dökmektedir. Suriye’deki savaşın hemen ardından Ukrayna'nın paylaşım savaşının parçası haline getirildiği, Türkiye’nin kuzey ve güney bölgelerinde paylaşım savaşının devam ettiği; Akdeniz, Ege, Kıbrıs'ta gerilimlerin dönem dönem yükseldiği; Afrika ülkelerinin savaş tehditleriyle karıştırılmak istendiği bilinmektedir.

Geçmişte yaşadığımız dünya savaşları tarihte utanç kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak; sadece savaşlar değil emperyalist güçlerin ekonomik kriz ve dünyayı ele geçirmek adına ülkeler üzerinde gerçekleştirdiği soğuk savaşlar insanlığa daha büyük hasar bırakmıştır.

 Emperyalist güçlerin her zaman maşası konumunda olan totaliter ve baskıcı rejimler kendi yurttaşlarını büyük çıkar çatışmaları içerisinde terör ve iç savaşlara sürüklemekten kendilerini alıkoymamışlardır. Dünyanın dört bir yanında çıkar savaşları, mezhep savaşları, nefret tohumları devam etmektedir.

Savaşların hayatları nasıl yok ettiğine, hayatta kalanları ise nasıl çaresiz kıldığına, yoksullaştığına tanıklık ediyoruz.
21.yüzyılda milyonlarca mülteci, göç yollarında hayatını kaybediyor, savaştan kaçıyor ve barış içinde yaşamayı umuyorlar.

 İnsanlık için yıkıcı savaş ekonomisinden beslenen silah tekelleri başta olmak üzere birçok sektör dünya genelindeki barışı tehdit etmektedir.

Tarih pek çok kez göstermiştir ki;

Savaşın asıl kaybedeni emekçiler, gençler, kadınlar ve çocuklardır. Bugün de Ukrayna Savaşı bu gerçeği göstermiştir.

Ve bu nedenle diyoruz ki bağımsız dış politika çok önemlidir!

Türk ulusu, emperyalizme karşı verdiği kurtuluş mücadelesinde savaşın ne kadar korkunç olduğunu, yıkımını, kan ve gözyaşını çok yakından ve derinden yaşamıştır.

Emperyalist oyunları reddeden, tüm insanlığın eşit, özgür ve barış içinde yaşamasını temel alan bağımsız bir dış politika yürüten Mustafa Kemal Atatürk’ün  “Yurtta sulh, cihanda sulh” şiarının sürdürülmesi gerektiğine inanıyoruz.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde, Ortadoğu başta olmak üzere Ukrayna ve Dünyanın değişik bölgelerinde yaşanmakta olan savaşları, şiddeti ve terör eylemlerini kınıyoruz. Barışın, kardeşliğin egemen olduğu bir dünyada yaşamak umuduyla tüm yurttaşlarımızın ve dünya halklarının “1 Eylül Dünya Barış Günü”nü kutluyoruz.